Sponsorlu Bağlantılar

Bursa’nın en ünlü turistik mekanları arasında yer alan bu köy, her geçen gün ilgiyi biraz daha üzerine çekmektedir. Son zamanlarda çekilen “Güneşi Beklerken” dizisi ve “Balık” isimli sinema filmi ile ünlenerek kapılarını tekrar doğa severlere açmıştır.

Tarihi Roma dönemine dayanan bu yarımada ya 1 gününüzü ayırmanız sizin için yeterli olacaktır. Gölyazı’nın büyüklüğünden ve gezilecek mekanlarının az oluşundan dolayı, uzak şehirlerden gelen turistlere tavsiyemiz adayı 4-5 saat gezmeleri ve günün geri kalanını Bursa’nın tarihi mekanlarına ayırmaları.

Gölyazı Köyü geçimini balıkçılık ve zeytin ile sağlamaktadır. Bunun yanı sıra dükkanlarda organik reçel, bal, pekmez ve süt ürünleri bulabilirsiniz. Köyden hatıra magnet almayı unutmayın.

Yeni yeni turizmde ön plana çıkan Gölyazı doğal sit alanı ilan edilmiştir. Adaya araç ile giriş yasak olduğundan, aracınız yok ise 2-3 km yürümek zorunda kalabilirsiniz. Adanın etrafını ortalama 30 dakika da gezilebiliyor. İsterseniz gezi esnasında sahilde balık yersiniz, isterseniz ara sokaklarda enfes ev gözlemelerinden tadabilirsiniz.

Yazımızın başında adanın balıkçılık ile geçimini sağladığından bahsetmiştik. Ara sokaklarda gezerken ağ ören ve tamir eden bayanlar ile karşılaşmanız kaçınılmaz. Gölyazı’nın kadınları ülke ekonomisine katkıda bulunmak için var güçleri ile çalışıyorlar. Bizde “helal olsun” demek düşer.

Sponsorlu Bağlantılar

Gölyazı Köyü Tarihçesi

Gölyazı Köyü, I. yy’da Roma İmparatorunun emri ile kurulmuştur. Köyün üzerinde bulunduğu adaya Apolyont, Ulubat Gölüne ise Apollont adı verilmiştir. Yerleşim tarihi antik çağa dayanan bu köy hakkında birçok rivayet bulunmaktadır.

Adanın birçok bölgesinde hala tarihi eser kalıntıları bulunmaktadır. Bu zamana kadar bulunup onarılan eserler, Bursa Arkeoloji Müzesi‘nde sergilenmektedir. Bu muhteşem yarımada da Roma imparatorluğu eserlerinden, antik su kemeri, mezarlar ve surlar bulunmaktadır. Ne yazık ki surlardan sadece birisi sağlam vaziyette günümüze kadar gelmiştir. Bu yüksek kale surunun hikayesi ise şöyle anlatılır.

Apolyont Kralının kızına Melde Krallığının prensi aşık olmuştur. Ancak prensesin gönlü bir türlü Melde prensine ısınmamıştır. Apolyont Kralı bu durum karşısında kızını Köyün üzerine yaptırdığı şatoda saklamıştır. Bu duruma sinirlenen Melde prensi nehrin akış yönünü değiştirip Apollania’nın sular altında kalmasını sağlamıştır. Büyük bir aşk hikayesine konu olun Gölyazının bazı kısımları yılın belirli zamanlarında sular altında kalmaktadır.

Gölyazı Nerede?

Gölyazı Köyü Bursa ilinin Nilüfer ilçesine bağlıdır. Bursa merkeze 1 saatlik mesafede, Ulubat Gölü kıyısında bulunan ufak bir yarımada’dır. Bursa il merkezinin Batı yakasında bulunan yarımada;

Sponsorlu Bağlantılar

  • Bursa Merkeze 40 km
  • Kocaeli’ye 170 km
  • Sakarya’da 230 km
  • İstanbul’a 198 km

uzaklıkta bulunmaktadır.

Gölyazı Köyüne Nasıl Gidilir?

İstanbul’dan araçları ile gelecek olanlar, yeni yapılan İzmir – İstanbul karayolu üzerinden 2 saat 42 dakika da adaya ulaşabilirler. Adanın ufak olması nedeniyle araç girişine kapalı. Aracı adanın girişindeki otoparka parkedip kısa bir süre yürümelisiniz. Yürümek istemeyenler ise bisiklet kiralayarak adayı gezebilir.

Bursa merkezden gelmek isteyenler ise Burulaş 5/G isimli minibüs ile adaya ulaşabilirler. Gölyazı – Küçük Sanayi arası yapılan bu yolculuk 50 dakika sürmektedir.

Gölyazı Mutfağı

Gölyazı geçimini balıkçılık ile sağlamakta olduğundan, mutfaktaki en ünlü menüleri balıklardan oluşuyor. Gölde bolca bulunan Yayın ve Turna balıkları size farklı sunumlarda servis ediliyor. Bunun balıkların dışında gölden az da olsa kerevitte çıkmakta. Damak tadınıza göre balıklar yağda kızartılmış halde veya domates biber soslu güveç ile beğeninize sunuluyor. Sahilde alkolsüz mekanlar bulmak kolay. Mekanların hepsi fiyat, damak tadı ve lezzet olarak aynı seviyede desek yalan olmaz. Ancak turizm bölgesi olmasından dolayı restoranların kendilerini geliştirmesi gerekli.

Vejeteryan olanlar için balık yerine sıcak gözleme önerebiliriz.

Sponsorlu Bağlantılar

Gölyazı Gezi Rehberi

Gölyazı Köyüne gerekli ilgi gösterilmediğinden turizm pek gelişmemiş. Ada tarihi eser kaçakçılarından korunmak için sit alanı ilan edilmiş. Bizde elimizden geldiğince adabile ilgili bir gezi rehberi hazırladık.

1 – Gölyazı’da Gündoğumunu Kaçırmayın

Gölün durgun suyu ayna etkisi oluşturduğundan müthiş bir görsel ortaya çıkarmakta. Etrafı tepeler ile çevrili olan bu göl, güneşin doğuşu ile parıl parıl parlamakta ve kuş sesleri ile sabahın erken saatlerinde insanın içini huzur ile doldurmaktadır. Özellikle fotoğraf hobisi olanlar bu manzarayı yakalamak için uzak şehirlerden adayı ziyaret etmekteler. Gün doğumu ile göle açılan balıkçı tekneleri fotoğrafa ayrı bir hava katıyor.

2 – Güne Göl Manzaralı Köy Kahvaltısı İle Başlayın

Gölün çevresinde Restoran ve Cafeler bulunuyor. Turizm özelliği kazanan Gölyazı, sabahın erken saatlerinde dükkanları açıyor. Gölün berrak suyuna karşı, kuş cıvıltıları eşliğinde serpme kahvaltı yaparak güne ayrı bir mutluluk ile başlıyor insan. Kahvaltı fiyatları çok abartılı tutulmamış. Kahvaltıda gözleme yemeyi ihmal etmeyin.

Sponsorlu Bağlantılar

3 – Ada Turu ve Sabah Sporu

Kahvaltının ardından ada turu yapmadan olmaz. Adanın sahil kısmını ortalama 20-25 dakika da gezebilirsiniz. Resimlerde büyük görünse de Gölyazı umduğunuzdan küçük çıkabilir. Sahil şeridinin dışında Köyün içlerine doğru girerek kendinizi farklı bir atmosferde bulmayı ummayın. Köyün tarihi dokusunu koruyamamış olması çok üzücü.

Köyün içlerine doğru ilerledikçe sokaklarda ağ ören teyzeleri görmek mümkün. O kadar cana yakınlar ki laf atarak muhabbet açmaya çalışıyorlar. Saf ve temiz duygular ile “Nerelisin?” “Nereden Geliyorsun?” ” Evli misin?” “Çocuğun Var mı?” Gibi sorular ile başınızı döndürebilirler. Eminim İnsanların sıcak kanlı ve misafirperver oluşları sizi tekrar bu adaya sürükleyecek.

Adanın merkezinde sizi büyük bir çınar ağacı, kahvehane ve Cami karşılıyor. Köyün yaşlı kesimi günün büyük kısmını bu bölgede geçiriyor. İnsanın aklına 80’ler dizisi geliveriyor.

4 – Leylek Şenlikleri

Gezdikce farkedeceğiniz bir detayı sizin ile paylaşmak istiyoruz. LEYLEKLER

Ulubat Gölü Eko sistemde önemli yer tutan kuş türlerinden Leyleklerin en uğrak mekanı olmuş durumda. Deniz canlıları bakımından oldukça zengin olan Ulubat Gölü kuş türleri için hem beslenme hem de üreme merkezlerinden olmuştur. Yolculukları Afrikadan başlayarak Arap Yarımadası üzerinden ülkemize ulaşan Leylekler Gölyazı köyünde konaklayarak üreme dönemlerini burada geçirmekteler.

Her direğin, her evin bacasında bir leylek yuvası görmeniz sizi şaşırtmasın. Bu yarımada da leyleklere aşırı önem veriliyor. Öyle ki 2005 yılından beri her Mayıs  ayında, Gölyazı’ya 5 km uzaklıkta bulunan Eski kara ağaç köyünde Leylek Şenlikleri düzenlenmekte. Bu köy Türkiye’nin ilk Avrupa’nın ise onbirinci Leylek köyü ünvanına sahip.

Her sene Mayıs ayında yapılan şenlikler Belediyenin desteği ile farklı bir boyuta ulaşmış durumda. Büyükşehir Belediyesi Tekne turları, panayırlar, gösteriler, eğlenceler, palyaço-animatör grupları, piknik ve geziler düzenlenerek insanları bu Göle çekmeyi başarmıştır. Mayıs ayında Ulubat Golünü ziyaret edeceksiniz şenlikleri kaçırmayın deriz.

5 – Ağlayan Çınar

Ağlayan Çınar için adanın en eski hazinesi desek yanlış olmaz herhalde. Yarımadayı karaya bağlayan köprünün hemen başında bulunan Ağlayan Çınar, 744 yaşında olup, turistlerin en çok ilgisini çeken doğal harikaların başında geliyor.

Ağlayan Çınar isminin ilginç bir hikayesi var. Ağaca ismini veren Mehmet Okatan’a göre ağaç yılların verdiği yorgunluk ile zamanla eğilip yan yatmıştır. İlginç olan ise ağacın içinden çıkan kaynak suyu kovuktan akarak bir havuz oluşturmuştur. Tıpkı çocukluğumuzda izlediğimiz çizgi filmlerdeki gibi efsane olan Ağlayan Çınar adeta yıllara meydan okuyor.

6 – Aziz Panteleimon Ortodoks Klisesi

Eşsiz olan bu yapı ülkemizde eşine az rastlanır biçimde mimari bir yapıya sahiptir. 19. y.y Anadolu Rum Ortodoks’ları tarafından günümüze miras bırakılan bu yapı savaş yıllarına kadar aktif olarak kullanılmıştır. Aziz Panteleimon Kilisesi  savaşlara, yağmalamalara, hırsızlara, doğal afetlere karşı fazla dayanamayıp hasar almıştır. Ancak Nilüfer belediyesi ülkenin büyük mirasları arasında yer alan bu Kiliseye sahip çıkmıştır. Kilise onarılıp kültür evi olarak halkın kullanımına sunulmuştur. Girişler ücretsizdir.

7 – Gölde Sandal Turu

Ulubat Gölü özünde  11 ada barındırmakta. Resimlerde göründüğü gibi Gölyazı sahilin de sıralı sandallar bulunuyor. Sandalların üzerinde kiralık yazısını görmek pekte zor değil. Ortalama 20 TL ücret ile sizi Ulubat Gölünde mehtap turuna veya ada turuna çıkarıyorlar. Tabi pazarlık sünnettir.

Definecilerden dolayı bazı adalara çıkmak yasaklanmış. Sandal da gün batımını izlemek bir başka oluyor. Berrak suyun üzerine düşen güneşin izdüşümü sizi sizden alacak. Romantizmin doruklarına ulaşacağınız bu turlar unutulmaz hatıralarınız arasına gireceğinden emin olabilirsiniz. Hele ki Mayıs 10 ile Kasım 10 arası açan Nilüferler adeta görsel show oluşturuyorlar. Nilüfer öbekleri arasında hatıra fotoğrafı çekilmeyi unutmayın.

8 – Zambak Tepe’de Gün Batımı 

Ulubatlı Gölünü bir de gün batımında izleyin. Golü yukarıdan gören Zambak Tepe’ye 15 dakikalık bir yürüyüş ile ulaşabilirsiniz. Herşey bir yana günün yorgunluğunu ve stresini atmak için bu manzara yeterli. Gölyazı Köyüne sadece günbatımını izlemek için bile gelebilirsiniz. Zambak tepe zamanında Rum mezarlığı olduğundan hala tarihi kalıntılara rastlayabilirsiniz. Tepe ismini mezarlığa dikilen zambaklardan almıştır. Savaş yıllarından önce tepede açık hava tiyatrosu da bulunmaktaymış. Tepenin manzarası Gölyazı gezisini sonlandırmak için yeterli olacaktır.

Sponsorlu Bağlantılar