Sponsorlu Bağlantılar
Eğitim ve Kültür Alanında İnkılaplar
“Eğitimdir ki, bir milleti hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir toplum halinde yaşatır veya bir milleti kölelik ve yoksulluğa terk eder.”
Mustafa Kemal (1925)
Tevhid-i Tedrisat Kanunu (3 Mart 1924)
- Osmanlı Devleti’nde eğitim sistemi üzerinde devlet kontrolü ve denetiminin olmaması, çağın gerisinde olması, dine dayalı olması, eğitim birliğinin olmaması gibi nedenlerden dolayı 3 Mart 1924 tarihinde Tevhid-i Tedrisat Kanunu kabul edilmiştir.
Sonuçları
- Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde bulunan bütün eğitim kurumları Milli Eğitim Bakanlığına bağlanmıştır.
- Eğitim kurumları üzerinde devlet kontrolü ve denetimi sağlanmıştır.
- Eğitim ve öğretimde birlik sağlanmıştır
- Eski eğitim kurumları kaldırılmıştır. Medreseler kapatılmıştır.
- Çağdaş, laik, milli ve demokratik bir eğitim sistemi kurulmustur.
- Eğitimde dinin etkisi kırılmış, laik anlayış gelişmiştir.
- Modern ve toplumun ihtiyaçlarını karşılayabilecek eğitim kurumları açılmıştır.
Maarif Teşkilatı Hakkında Kanun (2 Mart 1926)
- Cumhuriyet ilkelerine dayalı laik ve modern eğitim sistemi bu kanun ile düzenlenmiştir.
Buna göre;
- Milli Eğitim Bakanlığı’nın izni olmadan okul açmak yasaklanmıştır.
- Çağdışı dersler kaldırılarak müfredata yeni konular eklenmiştir.
- Talim Terbiye Kurulu oluşturulmuştur.
Medreselerin Kapatılması (11 Mart 1924)
- Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun doğal bir sonucu ve tamamlayıcısıdır.
- Medreselerin kapatılması ile Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı imam hatip okulları açılmıştır.
- Medreselerin kapatılması ile laiklikte önemli bir aşama kaydedilmiştir.
- Çağın gerisinde kalan eğitim kurumlarının varlığına son verilmiştir.
Yeni Türk Harflerinin Kabul Edilmesi (1 Kasım 1928)
Sebepleri
- Arap alfabesinin Türk dilinin ses yapısına uygun olmaması,
- Arap alfabesinin Türkçeye uygun olmaması nedeniyle okuma-yazma bilenlerin sayısının çok az olması
- Arap alfabesinin toplumun ihtiyaçlarını karşılayamaması, gelişmeyi önleyen Arap alfabesi ile çağdaş uygarlığın dışında kalınması
- Batı uygarlığına yönelmenin bir gereği,
- Uygar dünyanın kullandığı alfabenin alınmasının zorunlu görülmesi
- 1 Kasım 1928’de Arap Alfabesinin yerine Latin harflerinden oluşan Yeni Türk Alfabesi kabul edilmiştir.
Sonuçları
- Türk toplumunun çağdaş uygarlıklar arasında yer alması yolunda önemli bir adım atılmıştır.
- Türk toplumunda okuma-yazma bilenlerin sayısı hızla artmaya başlamıştır.
- Alfabe ile Türk dili arasında uyum sağlanmıştır.
- Yazı ile konuşma dili arasındaki fark ortadan kalkmıştır.
Yeni harflerle basılan ilk gazete 20 Ağustos 1928’de çıkarılan Mardin gazetesidir.
Yeni Türk harflerini öğretmek için en büyük çabayı gösteren Mustafa Kemal Paşa’ya başöğretmen ünvanı verilmiştir. (24 Kasım 1928)
Millet Mektepleri
Yeni Türk Alfabesinin toplum tarafından öğrenilmesini sağlamak için açılmıştır. (1929)
Kurs niteliğinde olan bu okullara 15-45 yaş arası herkesin katılması kuralı getirilmiştir.
Türk Tarih Kurumu’nun Kurulması (15 Nisan 1931)
- Osmanlı’da tarih anlayışı ümmet tarihi anlayışına dayanıyordu.
- İlk olarak II. Meşrutiyetle birlikte ulusal bir tarih anlayışı gündeme gelmişse de, bu çabalar yeterince etkili olmamıştır.
- Tanzimat Dönemi’nde Osmanlı Devleti’nin ve hanedanının da tarihi üzerinde durulmaya başlamıştır.
- Cumhuriyet Dönemi’nde Mustafa Kemal, doğru bir tarih anlayışına yönelmek için Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti’ni kurdurmuştur.
- Ayrıca Mustafa Kemal, Türkiye İş Bankası’ndaki hisse gelirlerinin bir kısmını Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumuna miras bırakarak bu kurumların mali özerkliğe kavuşmasına, tarih bilincinin gelişmesine katkı sağlamıştır.
Amaç
- Eski Türk tarihinin kökenlerinin araştırılması
- Türklerin uygarlığa katkısının saptanması
- Anadolu’da ortaya çıkan tüm uygarlıklara sahip çıkılması
- Türklerin İslam dünyasındaki yerinin belirlenmesi
- Milli bilincin güçlendirilmesi
Uyarı : 3 Nisan 1930’da Türk Ocakları Kurultayı’nda Türk Ocakları’na bağlı Türk Tarihi Tetkik Heyeti oluşturulmuş, Türk Ocaklarının kapatılması üzerine
tarih çalışmalarına ara vermemek için 15 Nisan 1931’de Türk Tarih Kurumu kurulmuştur.
Türk Dil Kurumu’nun Kurulması (12 Temmuz 1932)
- Dil milli varlığı destekleyen ve millet unsurunun gelişmesini sağlayan en önemli unsurdur
Amaç
- Türk dilini millileştirerek asil benliğine kavuşturmak
- Türkçeyi kültür, eğitim ve bilim dili haline getirmek
- Türkçenin kurallarını belirlemek, yabancı dillerden arındırarak sadeleştirmek
- Unutulmuş kelimeleri araştırarak ve yeni kelimeler türeterek Türkçeyi zenginleştirmek
- Toplumda dil birliğini sağlamak
Halkevleri (1932-1951)
- 1932’de açılan yeni devletin kültür politikalarının toplumun her kesimine yayılmasında çok önemli işleve sahiptir. Dil-Tarih-Edebiyat ve Müzeciliğe varana kadar her alanda faaliyet göstermiştir.
- 1951 de kapatılmışlardır.
Eğitim – Kültür ve Sanat Alanındaki Diğer Gelişmeler
- 1924 – Musiki Muallim Mektebi
- 1924 – Topkapı Sarayı’nın Müzeye dönüştürülmesi
- 1925 – Ankara Hukuk Fakültesi
- 1926 – Gazi Eğitim Enstitüsü
- 1928 – Sanayi-i Nefise Mektebi yerine Güzel Sanatlar Akademisi’nin açılması
- 1933- Yüksek Ziraat Enstitüsü
- 1933-Darülfünun yerine İstanbul Üniversitesi’nin açılması (Üniversite Reformu)
- 1934 -Ayasofya Camii’nin müzeye dönüştürülmesi
- 1936- Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi
- 1937 – Resim Heykel Müzesi
- 1936- Ankara Devlet Konservatuar yerine (Milli Musiki ve Temsil Heyeti)
Sponsorlu Bağlantılar