Bir çok kişi evinde fazla eşya olduğundan yakınır. Dolaplar tıka basa doludur. Boş bulunan tüm köşelerde bir eşya yığını vardır ve kişi eline geçen faydalı faydasız ne varsa hepsini biriktirir. Özellikle yaşlı insanların evinde bu durumla daha fazla karşılaşılmakta. Boş şişelerden düğmelere, eski gazetelerden bez parçalarına kadar her şeyi biriktirirler ve bir gün lazım olacağını düşünürler. İste bu duruma biriktirme hastalığı (dispozofobi) denir. Dispozofobi kelime anlamıyla değersiz eşyaların aşırı biriktirilmesi anlamına gelmektedir. Bu kişiler biriktirdikleri eşyalar ile bir zaman sonra aralarında duygusal bir bağ kurmaya başlar. Eşyaları atmaktan veya elden çıkarmaktan korkarlar.

Nüfusun %3’ü biriktirme hastalığına sahiptir. Bu kişilerin evlerinde artık adım atacak yer kalmaz, yaşam alanı kısıtlanmış olur ve hatta ev tehlikeli bir hal alır. Biriktirilen eşyalar mikrop barındırmaya başlar ve hijyenden eser kalmaz.

Bu kişiler mutfakta yemek yapacak yer, yatakta uyuyacak alan bulamaz hale gelirler ve tedavi edilmeleri gerekir. Tedaviye kendi istekleri ile başvurmazlar çünkü onlara göre biriktirdikleri her şey bir gün lazım olabilir. Evde yaşayan diğer fertler yada biriktirilen eşyaların oluşturduğu kokulardan ve kirden rahatsız olan komşular bu kişileri tedaviye zorlayabilir. Psikolojik terapiler sonucu biriktirme hastalığından kurtulmak mümkündür.