Sponsorlu Bağlantılar
Alfred Adler’e göre bireyin gelişimi onun toplumsal uyumudur. Kişiliğin oluşumunda sosyal belirleyiciler önemlidir. Birey toplumla kaynaşarak ve iç içe girerek birey niteliğini kazanır. Bireyin olumlu sosyal dürtülerle motive olması gerektiğini savunur. Toplumsal olma, toplumsal ilişkiler kurma insan doğasının temelidir. İnsandaki temel dürtü bilinçli bir kendini anlatma ve gerçekleştirmedir. Adler, Freud’un bireyin doğuştan var olan içgüdülerinden güdülendiği görüşüne karşı çıkarak bireyi toplumsal etmenlerin güdülediğini savunmuştur. Adler’e göre birey, sosyal bir varlıktır ve diğer bireylerle ilişki kurma arayışındadır. Birey kendinden çok, topluma yönelik olarak yaşamalıdır. Adler’e göre birey bilinçli bir varlıktır ve hedeflerine bilinçli olarak ulaşmak ister. Bireyin davranışlarının arkasındaki yönetici güç “üstünlük ve başarı” içgüdüsüdür.
Birey çevreyi denetimi altına almaya ve hükmetmeye çalışır. Bu içgüdü herhangi bir şekilde engellendiğinde ise birey yetersizlik yada aşağılık kaygısı içine girer. İnsanın varoluşunda eksiklik duygusu vardır. Birey yetersizliğinden ve çevreye olan bağımlılığından dolayı çaresizlik yaşar. Bu nedenle çevreye ve diğer insanlara gücünü ispatlamak ve üstünlük kurmak ister. Birey “eksiklik ve yetersizlik karmaşasından kurtulmak, üstünlük ve mükemmelliğe erişmek için” bilinçli eylemlerde bulunur.
Sponsorlu Bağlantılar